Düşüncenin yapı birimi;sözcüklerdir. Sözcüklerle ilişiği olan düşünen, sözcüklerin kendini var etme gösterisiyle ilgilenir.

 Bu gösteri,sözcüklerin gerçek/mecaz gövde gösterisidir ve dile gramatikte ve pratikte hizmet eder.

Sözcükler;karşıtları,kesişenleri ve koşullarıyla kendi fanatiğini yaratır.Fanatik, sözcüğün derinliği ya da sığlığıyla sınanır. Sözcük, fanatiğini başkalaşıma uğratır ya da yine kendi fanatiğiyle başkalaşım yaşar, nihayetinde de kendine döner. Her karşıtın,karşıt tersinin yine kendine dönüşüdür bu. Yazma dilinde metin,konuşma dilinde de diyaloglar sözcüklerin rastlantısal olmayan başarısıdır. Yazma dilinde metni kuran, konuşma dilinde de diyalogları yöneten sözcüklerdir.

Düşünce yüzeyde kaldığı sürece mutlak kendi ağırlığıyla,yüzeyden uzaklaşmasının sağlanması koşuluyla da vadedeceği ağırlıklıkla tanınır.Reddedilmek   ya da kabul görmek artan/azalan ağırlığıyla ilişkilidir. Konuşmak ve yazmak eyleminde yüzeysellik tercihi, derinlik karşıtlığıdır.Bu karşıtlık ısrarı, yüzeydeki hazır anlamı da bozabilir. Anlamın savuşturulması demek olan “sözün bittiği yer” türünde söylemleri kanıksamanıza ve savunmanıza sebep olur. Sözlük bilimi, bu tür yetersizliğe kanaat ettiren ifadelerden dili koruduğu için kaynak bilimdir.

Sözcükler; edimleri,  dilde çekip çevirme işlevini üstlenişleriyle  tanımlayan ve tanımlanan bağıl ögelerdir. Sözcük seçiminizi, dağarcınızın elverdiği ölçüde yaparsınız. Sözcük dağarcığınızın varsıllığı/yoksulluğu da dilde, rastlantısal olmayan yetkin olma ya da yetkin olmama durumunuzu belirler.

Düşüncenin entelektüel mirası sözcüklerdir.