ANKARA, 7 Kasım (Xinhua) -- Çin Halk Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçiliği tarafından Hilton Otel'de düzenlenen 'Çin-Türkiye Yemek ve Kültür Festivali' iki ülkenin binlerce yıllık mutfak geleneklerini bir araya getirerek lezzetlerin ötesinde kültürel bir buluşmaya sahne oldu.
İki gün sürecek etkinlikte Çin mutfağının dünya gastronomisindeki yeri, Türk-Çin dostluğuna katkısı ve iki medeniyetin ortak kültürel mirası vurgulandı.
Çin'in Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin, perşembe akşamı yapılan açılışta yaptığı konuşmada, Çin ve Türkiye'nin 'zengin tarih ve görkemli geleneksel kültürlere sahip iki kadim uygarlık' olduğunu belirterek, mutfak kültürünün bu medeniyetlerin canlı ve renkli mirasının ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi.
Jiang, 'Çin'de keşfedilen 9.000 yıllık yanmış fasulye ve Konya'daki kazılarda bulunan 8.600 yıllık mayalı ekmek, iki ülkenin uzun ve köklü gastronomi geçmişinin canlı tanıklarıdır' dedi.
Hem Çin hem de Türk halkının yemeğe dair benzer bir anlayış paylaştığını vurgulayan Jiang, 'Bir Çin atasözü 'Yemek, halkın birinci ihtiyacıdır' der. Türkiye'de ise 'Can boğazdan gelir' diye bir atasözü var. Bu sözler, yemek kültürünün, halklarımızın kalbindeki önemini gösteriyor' ifadelerini kullandı.
Büyükelçi, Çin mutfağının binlerce yıllık gelişim sürecinde sekiz büyük bölgesel mutfağa evrildiğini ve bugün dünya çapında tanındığını söyledi.
'Türk mutfağı da kebapları ve nefis tatlılarıyla dünya çapında tanınıyor. Çin'de Türk restoranları giderek daha fazla ilgi görüyor' diyen Jiang, Türk mutfağının zengin çeşitliliğinden ve tatlarının cazibesinden etkilendiğini dile getirdi.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da etkinlikte yaptığı konuşmada, Çin mutfağının 5.000 yıllık geçmişiyle sadece bir lezzet geleneği değil, aynı zamanda da bir 'yaşam felsefesi' olduğunu belirtti.
Yazgı, 'Çin kültüründe sağlık, felsefe ve ahlak iç içedir. Yiyeceklerin insanın bedensel ve ruhsal dengesini düzenlediğine, yin ve yang dengesini koruyarak hastalıklardan uzak tuttuğuna inanılır' dedi.
Türk mutfağında da benzer bir anlayışın bulunduğuna dikkat çeken Yazgı, 'Bizim mutfak kültürümüzde de yemeğin ilaç olduğu söylenir. Selçuklu ve Osmanlı'dan bu yana gelişen mutfak geleneğimiz, tıpkı Çin mutfağı gibi bedenin ve ruhun uyumunu esas alır' diye konuştu.
Türk ve Çin mutfaklarının felsefi temelde benzeştiğini belirten Yazgı, 'Türkiye ve Çin, farklı coğrafyalarda yeşermiş, aynı felsefenin iki ayrı lezzet dilidir' ifadelerini kullandı.
Yazgı, İpek Yolu'nun tarih boyunca yalnızca ticaretin değil, aynı zamanda da 'bilginin, kültürün ve lezzetin yolu' olduğunu hatırlatarak, '14. yüzyıl Çin kaynaklarında yer alan Türk yemek tarifleri ve Türkler aracılığıyla Çin'e ulaşan karpuz, bu etkileşimin en güzel örneklerindendir' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde yürütülen kültürel diplomasi vizyonunun, bu tür etkinliklerle dostluğu güçlendirdiğini belirten Yazgı, 'Kültürler milletleri birbirine yaklaştıran en samimi köprüdür. Türkiye ile Çin arasındaki dostluk, karşılıklı saygı, anlayış ve ortak değerler üzerine kurulu bir ruha sahiptir' diye konuştu.
Etkinliğe katılan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Müdürü ve flüt sanatçısı Sibel Ayhan Bayer ise Xinhua'ya yaptığı açıklamada festivalin, Çin kültürünü yakından tanımak için eşsiz bir fırsat sunduğunu söyledi.
Bayer, 'Büyükelçilik ile zaten yakın ilişkilerimiz var. Bu haftaki konserimizde dünyaca ünlü bir Çinli keman sanatçısı vardı; onu da bu vesileyle festivale davet ettik. Bu kadar kapsamlı bir tanıtımı yabancı bir ülkede ilk kez gördüğünü söyledi' dedi.
Çin mutfağının geniş yelpazesine hayran kaldığını belirten Bayer, 'Beijing'e özgü fırınlanmış ördek, en çok ilgi gören yemek oldu. Çin mutfağında acı ile tatlıyı, tuzluyu bir arada kullanmak çok etkileyici. Bu sadece bir yemek olmakla kalmıyor, aynı zamanda bir kültürün derinliğini de hissettiriyor' dedi.
Hilton Otel'in salonlarını dolduran 200'ün üzerinde Çinli ve Türk konuk, Çinli aşçılar tarafından hazırlanan Beijing'e özgü fırınlanmış ördek, Sichuan usulü tavuk ve el yapımı eriştelerin tadına bakarken, Çin müziği ve dans gösterileri eşliğinde iki ülke dostluğunu kutladı.
Festival, Çin mutfağının zenginliğini tanıtmanın ötesinde, Türkiye ve Çin arasındaki kültürel alışverişin artarak devam edeceğinin bir göstergesi olarak değerlendirildi.■


