İSTANBUL, 15 Ekim (Xinhua) -- Sessizliğin hakim olduğu geniş salondaki katılımcılar, yerdeki sekizgenin çevresinde yavaş ve dairesel adımlarla ilerliyor. Çin felsefesinde Bagua diye adlandırılan bu sekizgen şekil, enerji dengesi ve yönleri simgeliyor. Eğitimler sırasında her hareket nefesle uyumlu, kontrollü bir akış içinde gerçekleşiyor. Seviyelerine göre gruplara ayrılan öğrencilerden kimileri temel adımları öğrenirken, kimileri enerjiyi yönlendirmeye ve farkındalığı derinleştirmeye odaklanıyor.
Genç akademisyen İpek Erdem, bir süre önce sadece mühendislik alanındaki doktora eğitimiyle ilgilendiğini söylüyor. İki yıl önce katıldığı bir dövüş sanatı kursuyla hayatının tamamen değiştiğini vurgulayan Erdem, "İlk derste bu sanata aşık oldum. Her hareket, kendi içime açılan bir yolculuktu. Doktorayı bıraktım ve yolumu tamamen savaş sanatlarına çevirdim" diyor.
Etkili dövüş sanatlarından Bagua Zhang dersi, Taoist felsefeye dayanıyor ve dairesel yürüyüşle içsel enerjiyi dengelemeyi amaçlıyor. Ders, "Wudang İçsel Sanatlarıyla Buluşma" seminerinin önemli bir parçası olarak İstanbul'da büyük ilgi gördü. Çin'de doğan Wudang ekolü, bedeni ve zihni uyum içinde çalıştırarak dövüş sanatını bir farkındalık pratiğine dönüştürmeyi hedefliyor.
Bu geleneğin kendisi için sadece fiziksel bir antrenman olmadığını, aynı zamanda zihinsel ve ruhsal derinliklere açılan bir kapı olduğunu vurgulayan Erdem, "Her antrenmanda kendi sınırlarınızla yüzleşiyorsunuz. Güçlü olduğunuzu sandığınız anlarda zayıflığınızı, kendinize güvendiğinizi düşündüğünüzde ise tereddütlerinizi fark ediyorsunuz" ifadelerini kullanıyor.
4-12 Ekim tarihleri arasında düzenlenen semineri, Wudang dövüş sanatları geleneğini Türkiye'ye taşıyan usta İsmet Himmet verdi. Seminer sırasında Taoist bilgelik ve içsel savaş sanatlarını bir araya getiren Tai Chi, Qi Gong ve Bagua Zhang eğitimleri üç ayrı alanda gerçekleştirildi.
Usta Himmet, özellikle Bagua Zhang'ın binlerce yıllık köklü bir felsefeye dayandığını belirtiyor. Türkiye'de bu kadim sanata gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti ifade eden Himmet, "Burada ciddi bir gelişim var. Öğrenciler, kadın-erkek demeden büyük bir disiplinle çalışıyor" diyor.
Himmet, dövüş sanatlarına ilgisinin çocuk yaşlarda Almanya'da başladığını ve Çin'de Shaolin'in ardından Wudang Dağları'nda dövüş sanatları üzerine eğitim aldığını anlatıyor. Xinhua'ya verdiği röportajda Çin dövüş sanatlarının yalnızca fiziksel hareketlerden ibaret olmadığını ifade eden usta Himmet, ruhsallık, sağlık ve felsefeyle iç içe geçmiş kadim bir yaşam anlayışını yansıttığını vurguluyor.
Seminere ev sahipliği yapan Red Corner Martial Arts Academy'nin kurucusu Adnan Erzen, her derse 30-50 kişinin katılmasının, Türkiye'de dövüş sanatlarına artan ilginin göstergesi olduğunu söyledi. Erzen'e göre dövüş sanatları, günümüzde sinema ve haberlerin etkisiyle popülerlik kazansa da bu ilginin arkasında esas olarak insanların kendini savunma isteği, felsefi yönelimleri ve hayata anlam katma arayışları bulunuyor.
Erzen, "Özellikle Tai Chi, Türkiye'de uzun süredir bilinen bir disiplin olmasına rağmen, uluslararası hocaların katkısıyla daha iyi tanınmaya başladı ve değeri giderek artıyor" diyor.■
